Yapay Zeka

Öz Geçmiş Elemesini Yapay Zekâya Bırakmak Nitelikli Adayların Gözden Kaçmasına Yol Açabilir

TeknolojiWins Haber Merkezi
  • 13 Ekim 2025
  • Okuma süresi: 3 dakika
Öz Geçmiş Elemesini Yapay Zekâya Bırakmak Nitelikli Adayların Gözden Kaçmasına Yol Açabilir

Kolay İK COO’su Tunca Üçer, insan sezgisi ve teknoloji dengesine dikkat çekti.

İşe alım süreçlerinde hız ve verimlilik sağlamak amacıyla yapay zekâdan yararlanan şirketlerin sayısı artıyor. Ancak bu yöntem, bazen insan kaynaklarının en büyük amacını, yani doğru yeteneği bulma hedefini sekteye uğratabiliyor. Öz geçmiş ve kapak mektuplarını yapay zekâya yazdıran adayların sayısı yükselirken, birçok kurum da ilk eleme aşamasında yine aynı teknolojiyi kullanıyor. Kolay İK COO’su Tunca Üçer, bu yaklaşımın potansiyel risklerine dikkat çekerek önemli uyarılarda bulundu.

“Kalıplara Uymayan Adaylar Gözden Kaçabiliyor”

Yapay zekâ sistemlerinin, insan tarafından sağlanan verilerle beslendiğini belirten Tunca Üçer, bu durumun geçmişteki önyargıları yeniden üretme riski taşıdığını vurguluyor. “Yapay zekâyı, bizim verilerimizle öğrenen, çizdiğimiz sınırlar içinde kararlar üreten bir ayna olarak görebiliriz. Eğer geçmiş kararlarımızda önyargı varsa, sistem bu kalıpları kopyalar ve uygulamaya geçirir.”

Üçer’e göre, bu durum özellikle kalıplara uymayan ancak yüksek potansiyele sahip adayların elenmesine neden olabiliyor. Örneğin, yapay zekâ “geçmişte başarılı yöneticilere benzeyen bir profil bul” komutuyla eğitildiğinde, belirli üniversitelerden mezun olmayan ya da farklı kariyer yolları izlemiş adayları düşük puanlayabiliyor.
Benzer biçimde, bir departmanda erkek çalışan oranı yüksekse, sistem öz geçmişlerde yer alan “askerliğini tamamladı” veya “halı saha kaptanı” gibi ifadeleri başarı göstergesi olarak algılayabiliyor. Böylece kadın adaylar sistem tarafından daha düşük puanlanabiliyor.

“Fark Yaratan Son Dokunuşlar İnsana Ait”

Üçer, yapay zekânın işe alım süreçlerinde insanın yerini almasının doğru bir yaklaşım olmadığını vurguluyor: “Yapay zekâ, işe alım süreçlerinde büyük bir yardımcı. Binlerce öz geçmişi saniyeler içinde tarayabiliyor, İK ekiplerinin fark edemediği ilişkileri tespit edebiliyor. Ancak sezgi, muhakeme, yaratıcılık ve vicdan gibi özellikler insanda var. Bu nedenle teknolojiyi bir amaç değil, insan muhakemesini destekleyen bir araç olarak görmek gerekir.”

Kolay İK yöneticisine göre, teknoloji ve insan karar mekanizmasının dengeli bir şekilde entegre edilmesi, geleceğin en adil ve etkili işe alım modelini oluşturacak.

Yapay zekâ, insan kaynakları süreçlerinde dönüşüm yaratırken yeni bir sorumluluk alanı da doğuruyor: etik veri kullanımı ve insan muhakemesinin korunması. Kolay İK’nın bu yaklaşımı, teknolojiye güvenin sınırlarını hatırlatıyor. Fintek ve İK teknolojilerinde rekabet artık yalnızca hız ya da verimlilikle ölçülmüyor. Gerçek fark, insan sezgisinin algoritmalarla dengelenmesinde ortaya çıkıyor. Şirketler, bu dengeyi kuramadıklarında yalnızca teknik bir hata değil, aynı zamanda kültürel bir değer kaybı da yaşayabiliyor.

Yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir